2017 yılı yazında Atina’yı ilk kez ziyaret ettikten hemen sonra İstanbul’a tek bir soru ile dönmüştüm: “Bir süre Yunanistan’da nasıl yaşarım?”. Bu soruyu sorduktan kısa bir süre sonra Selanik Aristoteles Üniversitesi’nde Dijital Medya, Kültür ve İletişim yüksek lisans programını buldum ve yaklaşık 10 ayımı geçirmek üzere Selanik’e taşındım.
Aslında almış olduğum bu karar kendimi geliştirmek için; kendime tanıdığım bir sürenin uzantısıydı. Bu süre zarfında yüreme mesafesinde tüm ihtiyaçlarımı karşılayabileceğim bir şehirde olmanın mutluluğunu yaşadım. Aynı mekanları ve tezgahları, değişmeyen esnafı, bir şekilde tanıdık gelen sokakların fotoğrafını çektim. Birbirinden lezzetli yemekler, mezeler tattım. Dostluklar kurdum ve hatta eski, unutulmuş veyahut hiç bilmediğim kişisel ve tarihsel hikayeler dinledim. Ne dendiğini anlamadığım fakat beni çok duygulandıran rembetiko müziğini dinledim. En sonunda da İstanbul ile olan ilişkimi biraz olsun tazeledim.
Selanik’in Ansiklopedik Kısa Tarihi
Selanik, MÖ 315 yılında Makedon Kralı Cassender tarafından savaşta kazandığı galibiyet sonucu kuruluyor. İsmini ise Kral Cassender’in eşi ve Büyük İskender’in üvey kız kardeşi Thessaloniki’den alıyor. Kuruluşu itibariyle Selanik, yüzyıllar boyunca dünya tarihinde yer etmiş uygarlıklar tarafından yönetiliyor. Roma İmparatorluğu’nun egemenliğini, Ortodoks savaşlarını, Venedik ve Slav kuşatmalarını, Haçlı Seferleri’ni gören bu şehir aynı zamanda doğal afetler sonucu büyük yıkımları da atlatıyor. Bizans Dönemi’nde Constantinopole’den sonra ikinci büyük şehir olarak anılıyor.
1430 yılı itibariyle Osmanlı Dönemi’ni yaşamaya başlayan Selanik yine pek çok olaya şahit oluyor. İsyanlar görüyor, Avrupa’dan gelen Yahudi topluuklarına yeni bir toprak oluyor. 9 Kasım 1912 yılında Selanik, Balkan Savaşı’yla birlikye Osmanlı toprak bütünlüğünden ayrılarak Yunan toraklarına tekrardan dahil oluyor.
Yunan Dönemi’nin tekrardan başlamasından kısa bir süre sonra, yani 1917 yılında, Selanik’te büyük bir yangın oluyor. Bu yangın sonucunda Türk mahallelerinde bulunan yapılar ya yıkılıp yok oluyor ya da zarara uğruyor.
Arkeolojik Mekanlar, Anıtlar, Müzeler ve Kiliseler
Bugün Selanik, Yunanistan sınırları içerisinde Atina’dan sonra ikinci büyük şehir olmaya devam ediyor. Ayrıca bunca yılın hatırası şehrin her yerinden taşıyor. Bu sebeple, şehirde dolaşırken veyahut bir kafede otururken açık arkeolojik alanlarla her an karşılaşabilirsiniz. Bir turist rotası içerisinde mutlaka gidilmesi gereken yerler listesinde bulunan bu mekanlar aynı zamanda lokal fonksiyonları da içeriyor. Böylelikle, tarihi arkeolojik alanlar kimi zaman buluşma noktasına, kimi zaman gençlerin bir araya gelerek vakit geçirdiği mekanlara veya kaykay pistlerine dönüşebiliyor.
Selanik’te ziyaret etmeniz tavsiye edilen arkeolojik mekanlar arasında
• Galerius Kemeri,
• Antik Agora Meydanı,
• Yedikule,
• Beyaz Kule yer alıyor.
Galerius Kemeri
Günlük hayatta lokal için buluşma noktası olarak kullanılan Galerius Kemeri, daha çok “Kamara” olarak biliniyor. Bu kemer 4. yüzyılda inşa ediliyor ancak orijinal boyutunu zamanla kaybediyor. Şimdilerde ise kemerin sadece bir kısmı bulunuyor.
Antik Agora Meydanı
Antik Agora Meydanı 1960 yılında kazara ortaya çıkıyor ve Selanik şehrinin neredeyse tam ortasında yer alıyor. Bu meydanın bir kısmı Roma zamanında diğer bir kısmı ise 4. yüzyıl’da inşa edildiği söyleniyor. Meydan içerisinde Roma hamamı ve gladyatör oyunları için küçük bir tiyatro bulunuyor. Bu alanın hemen yanında bulunan kafelerde oturup kahvenizi içebilirsiniz.
Yedikule
Yedikule, Bizans ve Osmanlı Dönemi’nde komutan karargahı olarak kullanılıyor. 1989 yılına kadar hapishane olarak kullanılan kule, Yunan rembetiko şarkılarında bolca atıfta bulunulunuyor.
Beyaz Kule
Türkçe kaynaklarda Osmanlı tarafından inşa ettirildiği söylenen Beyaz Kule, yabancı kaynaklarda Bizans Dönemi’nden kaldığı ve Osmanlı tarafından restore edilerek hapishane ve infaz alanı olarak kullanıldığı aktarılıyor. Bugün Beyaz Kule, içerisinde bulundurduğu müze ve panoramik Selanik manzarası ile oldukça turistik bir yer. Bu sebeple özellikle gün batımını izlemek için akşam saatlerinde kuleyi ziyaret edebilirsiniz.
Selanik’te ziyaret etmeniz tavsiye edilen meydanlar arasında ise,
• Aristotelous Meydanı,
• Zongolopoulos’un Şemsiyeleri,
• Büyük İskender Heykeli,
• Selanik Limanı yer alıyor.
Aristotelous Meydanı
1917 yılında çıkan büyük yangın sonrasında Fransız Mimar Ernest Herbrard Aristotelous Meydanı’nı şehrin ana meydanı olarak tasarlıyor. Bizans ve Batı mimarisinden ilham alınarak tasarlanan meydan, şehrin tepesinden bakıldığında bir boşluk olarak görünüyor. Bu boşluk aynı zamanda denize açılan bir kapıyı temsil ettiği de söyleniyor.
Zongolopoulos’un Şemsiyeleri
George Zongolopoulos, 1903-2004 yılları arasında yaşamış önemli bir ressam, mimar ve heykeltraştır. 1971 yılında kinetik sanat anlayışını ortaya koyan Zongolopoulos, Yunan sanat anlayışında çığır açarak eserlerinde su ve ışığın gücünü kullanıyor. Avrupa’da kazandığı yarışmalardan sonra yaptığı eserleri Selanik şehrine de taşıyor.
Selanik Limanı
Selanik limanı özellikle deniz kenarında vakit geçirmek için mükemmel bir yer. Liman boyunca denize karşı oturabilir, uzun yürüyüşler yapabilirsiniz.
Selanik’te ziyaret etmeniz tavsiye edilen müzeler arasında
• Selanik Arkeoloji Müzesi,
• Selanik Fotoğraf Müzesi,
• Selanik Atatürk Müzesi yer alıyor.
Selanik Atatürk Müzesi
Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev, yani Selanik Atatürk Müzesi, Türk Konsolosluğu’nun hemen yanında buluyor. Müzeyi ziyaret etmek için gittiğinizde etrafında açılmış kafelerde Türk kahvesi veya çay bulabilirsiniz.
Selanik’te din oldukça görünür. En azından benim deneyimlediğim haliyle.. Sene içerisinde dini törenler halk tarafından kalabalık bir şekilde kutlanıyor. Pazar günleri ise şehirde pek çok yer kapalı. Fakat Pazar sabahı kilise ziyaretinden hemen sonra kalabalık aile ve arkadaş grupları bir restorana giderek uzun uzun yemek yiyorlar.
Selanik’te ziyaret etmeniz tavsiye edilen iki önemli kilise arasında
• Azize Sofya Kilisesi / Agia Sofias,
• Aya Dimitri Kilisesi yer alıyor.
Azize Sofya Kilisesi
Azize Sofya yani Ayasofya Kilisesi ilk olarak kilise; Osmanlı Dönemi’nde minare eklenerek cami ve daha sonra minarenin yıkılmasıyla tekrardan kilise şeklinde kullanılıyor. Kilisenin yapımı 7. yüzyıla dayandığını anlatılıyor. Şehrin en eski yapılarından biri olmasıyla birlikte, aynı zamanda UNESCO listesinde de yer alıyor.
Aya Dimitri Kilisesi
Aya Dimitri Kilisesi, şehrin koruyucusu olarak bilinen Selanikli Aziz Dimitri’ye adanmış ve Bizans Dönemi’nden kalma bir kilisedir. Kilise, Aziz Dimitri’nin şehit edildiği Roma hamamı kalıntıları üzerine inşa ediliyor ve kilisenin altında Aziz Dimitri’nin naaşının bulunduğuna ve naaşın bulunduğu yerdeki çeşmenin suyunun şifalı olduğuna inanılıyor. Kilise yılın her günü otobüs dolusu ziyaretçi akınına uğruyor. Oldukça aktif olan kilise, en kalabalık zamanını Aziz Dimitri Günü’nde yaşıyor.
Önemli Gün ve Haftalar
Selanik’te yıl boyunca neredeyse her ay bir tane önemli gün veya haftaya denk gelebiliyorsunuz. Bu kimi zaman dini bir kutlama & karnaval, kimi zaman tarihsel bir anma, kimi zaman ise toplumsal bir protesto günü olabiliyor. Bizim de aşina olduğumuz resmi geçit törenleri bir nevi karnaval tadında kutlanıyor.
Oxi Günü
Ohi, Yunanca “hayır” demek ve Ohi Günü “Hayırın Yıldönümü” manasında kullanıyor. Bu günün hikayesi 28 Ekim 1940 yılında İtalyan diktatör Benito Mussolini tarafından yapılan ültimatomun Yunan diktatörü Ioannis Metaxas “hayır” demesi ile sonuçlanmasına dayanıyor. Bugün Yunan Direnişi olarak hem Yunanistan’da hem Kıbrıs’ta hem de dünyadaki diğer Yunan topluluklarında halen kutlanıyor.
Tsiknopempti
Tsiknopempti - Karnaval Günü, yani dumanlı perşembe, Ortodoks inancına göre 40 gün et yememe orucu öncesinde şehrin her yerinde mangallar eşliğinde kutlanıyor. O gün insanlar farklı kostümler giyerek mangal yapıyorlar ve sabahlara kadar alkol eşliğinde bu günü kutluyorlar.
Nereye Gidilir? Ne Yenir? Ne Dinlenir?
Selanik’te yer alan Tsimiski Caddesi, alışveriş mekanlarından oluşan oldukça hareketli bir caddedir. Bu cadde turist rotası için tavsiye edilen noktalar arasında yer alıyor. Denize paralel yürüyebileceğiniz, ara sokaklara girdiğinizde karşınıza çıkan mekanlarla keyiflenebileceğiniz Selanik sokakları arasında en meşhur olarak bilinen bölge ise Ladadika’dır. Ladadika bölgesi hem turistik hem de yerel genç Yunan nüfusun uğrak sokaklarından biridir. Burası İstanbul’daki Karaköy mekanlarının gelişimini andırıyor. Özellikle son zamanlarda açılan yeni yerler arasında üçüncü nesil kahveciler, tavernalar, tapas-uzo mekanları ve alternatif mekanlar yer alıyor.
Kapani Market
Kapani Market, Selanik’ta kaldığım süre boyunca sürekli olarak ziyaret ettiğim yerlerden biriydi. Ne zaman “şöyle bir yürüyeyim” desem mutlaka Kapani Markete gider, aynı tezgahların, aynı insanların, aynı balıkların fotoğrafını çekerdim. İsminden de anlaşılacağı gibi Kapani Market yarı açık alışveriş yeri. Halk günlük et, sebze, şarküteri ve diğer pek çok ihtiyacını bu pazardan karşılayabiliyor.
Aynı zamanda marketin yakınında tavernalar bulunuyor. Bu alanda yürürken müzik, yemek ve uzoya rastlamamak mümkün olmuyor.
Selanik’te yemek yemek tarihsel ve duygusal bir yolcuğa çıkmak demektir. Pek çok yemekte Türkiye topraklarında yaşamış Yunan ailelerin hikayelerini tadabiliyorsunuz. Bir zamanlar İzmir’de, Karadeniz’de, İstanbul’da veya Kayseri’de yaşamış ailelerin lezzetlerine Selanik’te rastlayabiliyorsunuz. Bu yüzden, Selanik’te yürümek, yemek yemek, sohbet etmek, müzik dinlemek zamanda kaybolmaya sebep olabiliyor. Umarım Selanik ile tekrardan buluşuruz. Sevgiler.